Hoca yüzünden...
Euro24'ü çeyrek finalde Hollanda mağlubiyetiyle kapattık ve bana göre geleceğe umutla baktıracak bir kadro ile başımız dik ayrıldık. İşin lobi tarafı, Hollanda maçındaki teknik kararlar, hakem yönetimi, öncesindeki Merih krizi vb hepsini bir kenara bırakıyorum ve yıllar sonra gelen bir Euro çeyrek finalinin tadını çıkarmanın doğru olacağına inanarak bu keyfi yaşamaya çalışıyorum kaç gündür. Bunu da daha fazlası varken aza tamah etmek olarak değil, ham bir takımın pişmeye başladığını görmek ve yanacağı/yakacağı günlere gerçekten hayal ediyor olmak üzerinden okuuyorum. Mutluyum.
Üstelik burada turnuvanın kendi takımlarında en az oynayan oyunculardan kurulu takımı sıfatıyla yer almamız, gençlerin en yoğun olduğu kadro olarak öne çıkmamız, arenaya yeni yetenekler sürmemiz, bazı pozisyonlarda mecburiyetten oynattığımız oyuncuların varlığı vb bir sürü yan etken varken yakaladığımız seviye umut verici.
Memnuniyetsiz bir kesim var. Hoca yarı finali elimizden aldı, oraya kadar da şansının yardımıyla ve bireysel performanslarla geldi, oyuncu tercihleri kötüydü vb vb gibi çok fazla dayanaksız argüman var ellerinde. Ve daha da önemlisi bu argümanlara çok geniş zeminler hazırlayan kabarık ajandalı reyting canavarları var. Türk hoca lobisinin de gediklileri olduğu için bu adamlar, ahbap çavuş ötesi bir ilişki mekanizmasına da aşina değiller. Bildiklerini okumaya devam ediyorlar.
Fatih Terim'den Şenol Güneş'e, Sergen Yalçın'dan 50 bin tane Türk hocadan herhangi birine kadar türlü türlü bilirkişi yorumları geliyor. En acısı da "İsmail Kartal bile" diyerek hem İsmail Hoca'yı, hem de Montella'yı tek cümlede harcıyorlar. Bu insanların hafızasız olduklarından hareketle bir hafıza tazelemek istiyorum burada. Milli Takım'da daha önce kimler çalışmış ve neden o koltuğu bırakmak zorunda kalmışlar. Sonra onların bırakışları üzerinden Montella'nın hikayesine bakıp benzerlik arayacağım. Yeterince benzerlik varsa yolu açık olsun der geçeriz. :)
Montella: Eylül 2023 - ...
10 aydır görevde. 8 resmi maça çıktı. 2 mağlubiyet aldı bu 8 maçta. Euro'daki Portekiz ve Hollanda mağlubiyetleri. Hırvatistan, Letonya, Gürcistan, Çekya ve Avusturya galibiyetleri ile birlikte zaten beraberlik için çıktığımız Galler maçında alınan beraberlik var künyesinde.
Dünya futbolunun tepe takımlarına diş geçiremedik, underdoglara ve büyük potansiyellere karşı korakor oynadık, alttakilere de sürpriz fırsatı vermedik.
Özet: 10 ay, 8 resmi maç, 5G, 1B, 2M, Euro24 Çeyrek Finali
Kuntz: Eylül 2021 - Eylül 2023
2 yıl kadar görevde kalıyor. 16 resmi maçı var. 10 galibiyet, 3 beraberlik ve 3 de mağlubiyet var. Burada problemli nokta çok alt seviye takımlarla oynamış olmamız (Uluslar Ligi C) ve oralarda sürpriz puanlar bırakmamız. Faroe, Lüksemburg ve Ermenistan'a puan kayıplarının olduğu bir periyot. Kalburüstü herhangi bir takıma üstünlük olmadığı gibi alttakilere de verilen bu kayıplar ümitleri yok ediyor. Keza arada da DK play-offlarında Portekiz'e eleniyoruz. Kuntz'un takımı uzaktan yönetmesi de bir başka handikap. Ermenistan'a kaybedilen puanın ardından hazırlık maçında da Japonya'ya yenildikten sonra kamuoyu baskısıyla da birlikte Kuntz'la vedalaşıyoruz.
Özet: 2 yılda 16 resmi maç, 10G, 3B, 3M, DK play-off'ta elenme
***
Şenol Güneş: Mart 2019 - Eylül 2021
Yaklaşık 2,5 yıllık bir görev süresi var. 25 resmi maça çıkmış. 11 galibiyet almış, 7 beraberliği var, 7 de mağlubiyeti var. Euro21'de turnuvayı en kötü takım olarak 3 mağlubiyetle tamamladıktan sonra görevine devam ediyor. Karadağ beraberliğinin ardından Hollanda'ya 6-1 yenilince görevi bırakıyor. Gruplarda gelen 4-2'lik Hollanda galibiyeti ve 1-1'lik Fransa beraberliği öne çıkan başarılardan ancak diğer tarafta da Macaristan, Sırbistan ve İzlanda karşısında 6 maçtan 3b, 3m gibi bir hezimetle çıkma gibi detaylar hocanın dönemini sorgulatıyor.
Özet: 2,5 yılda 25 resmi maç, 11G, 7B, 7M, Euro21'e katılma hakkı, Euro21'in en kötü takımı olarak dönüş
***
Lucescu: Ağustos 2017 - Şubat 2019
1,5 yıl kadar görevde kalıyor. 8 resmi maçı var. 2 galibiyet almış (Hırvatistan, İsveç) 1 beraberlik, 5 de mağlubiyet var. Son 2 resmi maçında Uluslar Ligi'nde peşpeşe Rusya ve İsveç'e gol atamadan yeniliyoruz ve veda geliyor. Çok da yazmaya gerek yok, tutmayan bir kimya hissediliyordu, rakamlara da direkt yansıyor.
Özet; 1,5 yılda 8 resmi maç, 2G, 1B, 5M. DK'ya gidemiyoruz, Uluslar Ligi'nde de küme düşme
***
Fatih Terim: Ağustos 2013 - Temmuz 2017
4 yıl görevde kalıyor, kapsamlı bir title ile ve bu süreçte 24 resmi maça çıkıyoruz. 12 galibiyetimiz var. 5 beraberlik, 7 de mağlubiyet var. İnişli çıkışlı bir periyot. Euro16'ya gidiyor ancak gruptan çıkamıyoruz. Takımda malum gruplaşmalar baş gösteriyor. Euro16 dönüşü görevine devam ediyor hoca ama DK elemelerine ilk 3 maçta 1 puanla başlıyoruz. Hala görev devam ediyor. :) Arda Turan olayları, Alaçatı kavgası, son dönemde tazminat krizi vb derken çalkantılı ve saha içinin değil dışının önde olduğu bir dönem sonu yaşanıyor ve yollar ayrılıyor.
Özet; 4 yılda 24 resmi maç, 12G, 5B, 7M. Euro16'ya katılım hakkı, Euro16'da gruptan çıkamama
Abdullah Avcı: Kasım 2011 - Ağustos 2013
Yaklaşık 2 yıla yakın görevde kalıyor. Sadece 6 resmi maçı var. Maalesef Andorra ve Estonya dışında galibiyetimiz yok. DK elemelerinde Macaristan, Romanya ve Hollanda'ya puanlar verip turnuvaya gidemiyoruz. Hocanın lobi gücü vb de olmadığı için çabuk bir ayrılık oluyor diyebiliriz.
Özet; 21 ayda 6 resmi maç, 2G, 1B, 3M. DK'ya gidememe
***
Guus Hiddink: Ağustos 2010 - Kasım 2011
1 yıldan biraz fazla bir süreci var koltukta. 12 resmi maça çıkarıyor bizi. 5 galibiyet, 3 beraberlik ve 4 de mağlubiyet alıyoruz. Play-off'ta Hırvatistan'a elenip Euro12'ye katılamıyoruz. Kısa ancak çalkantılı, kabullenilmeyen bir dönemnin ardından vedalaşılıyor kendisiyle.
Özet; 16 ayda 12 resmi maç, 5G, 3B, 4M, Euro12'ye katılamama
***
Hiddink'ten hemen önce kısa bir Oğuz Çetin dönemi var. Resmi maça çıkarmıyor takımı. Ondan da önce 5 yıllık bir Fatih terim dönemimiz var. Hala hafızalarımızdaki yerini ve heyecanını koruyan Euro08 başarısının geldiği dönem.
Fatih Terim'in Euro08 sonrası görevden ayrılma sebebi de 2010 DK'ya bizi götürememesi...
Şimdi bu veriler ışığında şöyle bir özet yapalım...
2008'deki yarı final sonrası hayat oldukça güzeldi bizim için ama 2010 DK'ya katılamayınca Fatih Terim'le yollar ayrıldı. Kısa bir Oğuz Çetin ara geçiş döneminin ardından Euro2012 hedefiyle Hiddink geçti dümene. 12 resmi maçın 5'ini kazanabildi, turnuvaya bizi sokamayınca onunla da vedalaştık. Ardından Abdullah Avcı geldi. Euro2012'ye katılamayacağı kesinleşen takımı DK2014'e hazırlama misyonu vardı, uzunca bir süreyi resmi maç oynamadan geçirdi, hazırlık maçlarında takımı tanıdı vb, tamam olacak vb derken elemeler sönük geçiyor. DK2014 ihtimali aşağılara inince 6 resmi maçta 2 galibiyetle koltuğa veda etti. Nitekim sonrasında tekrar göreve gelen Fatih Terim'le DK2014'e katılamama durumu resmileşti ancak Euro2016 için yola çıktık. Turnuvaya katıldık fakat saha içinden çok Arda Turan eksenli saha dışı olaylarla anıldı bütün turnuva. Grupta sonuncu olup eve döndük ancak Fatih Hoca göreve devam etti. Alaçatı olayı, gazeteci dayağı, karam tayfalar, otelde prim münakaşaları vb derken DK elemelerinde de grupta sadece Finlandiya ve Kosova'ya söz geçiren bir tablo çizildi. Kaçınılmaz son geldi. DK'ya da gidilemedi. :) 24 resmi maçın 12'sini kazanarak veda etti Terim. Ardından gelen Lucescu ile de 8 maçta 2 galibiyet alabildik. Kısa bir hikayeydi, çabuk bitti, kaydadeğer bir adım atılamadı. Şenol Güneş geldi ardından, Euro21'e gittik kendisiyle ancak 24 takım arasında 24. olduk. Hoca oradan döndükten sonra görevine devam etti. Evet. Devam etti. DK22 yolunda da yaralanmaya başladık ve orada anca vedalaşabildik. 25 resmi maçta 11 galibiyetle adaya veda etti kendisi de. Ve Kuntz. Lucescu benzeri bir idare hocasıydı. Bizden biri gibi olmaya çalıştı ama değil de gibiydi. Medyayla iyi anlaşırsam yürürüm diyordu herhalde, öyle kolay mı o işler. :) Hey gidi. Ermenistan, Lüksemburg, Faroe falan derken maç bazında güzel rezillikler yaşatıp gitti kendisi.
Tam burada Alp Ulagay'ın hazırladığı şu tabloya bir göz atabilirseniz hikaye daha da anlam kazanır.
Ve şimdi Montella var. 1 yıllık süre zarfında yukarıdaki hocaların tamamından daha iyi bir saha içi performans sergiledi. Daha da önemlisi, yukarıdakilerin hepsinden çok daha iyi bir saha dışı performans var ortada. Çirkinlik ve ithamlar zirvede olmasına rağmen takım uzun bir süre sonra "bizim" takım oldu. Bunda başarının getirdiği rüya ne derece etken tartışılır ama Merih'in bozkurtu dışında off-topic herhangi bir mevzu olmadı. Herkesin dahil olduğu bir milli takım var ve TFF'nin sahiplenici duruşundan da ayrışmaya başlıyor bu yapı.
Final; biz yine hobi olarak ikiye bölünelim, eyvallah da biraz da hak hukuk diyelim. Şu tablolara bir bakalım. Son iki Euro'da adeta nal toplayan takımlarla erkenden yurda dönüp tatilden sonra kaldığı yerden devam eden hocaların ardından 9-10 ayda geldiğimiz noktanın mimarına biraz da olsun prim verelim be.

Comments
Post a Comment